MAKSİM GORKİ ÜZERİNE-Hasan Âli Ediz
Kişisel yaşantısı
Dünya ölçüsünde büyük bir yazar olan Maksim Gorki, 26 Mart 1868 tarihinde, bugün “Gorki” adını taşıyan Nijniy-Novgorod şehrinde doğdu. Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov’du. Bir mobilya işçisi olan babasını dört yaşındayken kaybetti. Bu durum karşısında o zamanlar bir boya imalathanesi sahibi olan dedesi Kaşirin’e sığındı. Yedi yaşına gelince onu bir sanat ilkokuluna verdiler. Ama okul kayıtlarına göre “fukaralığından ötürü” beş ay sonra okuldan ayrılmak zorunda kaldı. Bir daha da okul yüzü görmedi. Bu sıralarda annesi veremden öldü. Dedesinin işleri de bozulduğu için, Gorki daha sekiz yaşlarında iken hayata atılmak zorunda kaldı.
Gorki’nin çocukluğu, kaba, cahil, sert birtakım insanların çevresinde geçti. Gorki, çocukluğunun bu acı günlerini, dünya edebiyatına birer klasik eser olarak giren Çocukluğum (1913) ve Ekmeğimi Kazanırken (1916) eserlerinde bütün ayrıntılarıyla anlatır.
Gorki’nin baştan başa acı ve yoksulluk dolu çocukluk hayatının biricik avuntusu, büyükannesi Akulina İvanovna’dır. Gorki’yi sonsuz bir sevgi ile seven, onu anlayan, onu koruyan ve kayıran biricik insan, bu duygulu, bu iyi yürekli kadındı.
Gorki, ninesine olan sevgisinin derinliğini, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim (1923) adlı eserlerinde çok güzel belirtmiştir.
Gorki’yi on yaşında, bir kundura mağazasına çırak olarak verdiler. Ama ellerini kaynar çorba ile haşladığı için, buradan ayrılarak yeniden ninesinin yanına dönmek zorunda kaldı. Elleri iyileşince, uzak akrabalardan bir mimarın yanına çırak olarak girdi. Gorki mimarın evinde, düpedüz hizmetçilik yaptı. Bu ağır iş koşullarına ancak bir yıl dayanabildi. Oradan kaçarak, Volga’da işleyen gemilerden birinde, aşçı yamaklığı ve bulaşıkçılık yaptı. Gemiden ayrılınca bir süre başıboş dolaştı. Kuş avcılığı ile hayatını kazanmaya çalıştı. Sonra, yeniden mimarın yanına girdi. Oradan ayrılınca, bir ikon atölyesine kapılandı. Kutsal resimler (ikonlar) satan bir mağazada tezgâhtar çıraklığı etti. Üçüncü kez yine mimarın yanına girdi. İnşaat işlerinde mimara yardım etti.
Gorki bütün bu ağır iş koşullarına rağmen fırsat buldukça okudu. Bu yüzden başına olmayacak işler geldi. Ondaki bu okuma aşkı, ölünceye kadar kendisini bırakmadı.
İçini bir kurt gibi kemiren bu okuma tutkusu, Gorki’yi nihayet Kazan şehrine sürükledi. 1884 yılında, bir arkadaşının teşvikiyle, üniversiteye girmek üzere Kazan şehrine gitti. Ama üniversiteye girmek olanağını bulamadı. Fakat resmî üniversiteye giremeyen Gorki, Kazan’da hayat denilen yüksek üniversitenin bütün fakültelerinden geçti. Gorki, hayatının bu bölümünü Benim Üniversitelerim adlı eserinde bütün ayrıntılarıyla anlatır.
Gorki, Kazan’da bir süre çeşitli fırınlarda çalıştı. 1888 yılında, yine bu şehirde, Romas adlı bir halkçı-devrimci ile tanıştı. Romas’ın teşvikiyle, köylüler arasında çalışmak ve onları aydınlatmak üzere Volga üzerindeki Krasnovidovo köyüne gitti. Burada, Rus köylüsünün hayatını yakından incelemek fırsatını buldu.
Gorki, hayatının bu döneminde, Hazer Denizi kıyılarına kadar gitti. Orada bir balıkçı dalyanına girdi. Bir aralık şimendifer bekçiliği, sonra da kantar memurluğu yaptı.
1889 yılında Nijniy-Novgorod’da devrimci çalışmalarından ötürü ilk kez tutuklandı. Yine bu sıralarda, devrin tanınmış yazarlarından Korolenko ile tanıştı. Korolenko’ya, o zamanlar yazmış olduğu, “İhtiyar Meşenin Şarkısı” adlı düzyazı şiirini okudu. Korolenko yazıyı beğenmedi. Düşüncesini de Gorki’ye açıkça söylemekten çekinmedi. Gorki bunun etkisiyle, iki yıl eline kalem almadı.
Gorki bu sıralarda Lapin adlı bir avukatın yanında sekreter olarak çalışıyordu. Anılarında bu avukattan sevgi ve saygı ile söz eder, öğrendiği şeylerden bir çoğunu bu kişiye borçlu olduğunu söyler.
Gorki, 1891 yılı baharında yaya olarak uzun bir geziye çıktı: Don Kazaklarının yaşadığı yerleri, Ukrayna’yı, Basarabya ve Tuna bölgelerini, Kırım kıyılarını karış karış dolaştı. Kuban’a kadar uzandı. Yollarda gördüklerini, yol arkadaşlarını, bundan bir süre sonra yazacağı o olağanüstü hikâyelerinde bütün ayrıntılarıyla canlandıracaktır.
1891 yılı sonbaharında Tiflis şehrine geldi.
1892 yılı, Gorki’nin hayatında bir dönüm noktasıdır. Çünkü 1892 yılı 25 Eylül’ünde Tiflis’te çıkmakta olan Kafkas adlı gazetede, “Makar Çudra” adlı ilk hikâyesini yayımladı. Gorki’nin edebiyat çalışmalarına başlangıç olarak bu tarih kabul edilir.
Büyük yazar, ilk kez bu hikâyesinde, onu dünya edebiyatında ölümsüzleştiren “Gorki” takma adını kullandı.
Gorki, 1893 yılı Ekim’inde yeniden Nijniy-Novgorod şehrine döndü. Orada Voljinski Vestnik gazetesine fıkralar yazmaya başladı. Bu arada hikâyeler yazmaya devam ettiyse de bunları yayınlamadı. Ancak 1893 yılı Ağustos’unda, bir Moskova dergisinde “Yemelyan Pilyay” adlı ikinci hikâyesi çıktı.
Gorki bu sıralarda Korolenko ile sıkı bir arkadaşlık kurmuş bulunuyordu. Korolenko’nun Gorki’ye yazı alanında birçok yararlı öğüt verdiğini, hatta onu elinden tutup yazı hayatına soktuğunu, Gorki’nin kendi mektuplarından öğreniyoruz. Gorki, bir vesileyle, okuma yazma alanında kendisine yardımı dokunanları anarken, birinci derecede aşçı Smuriy’den, avukat Lapin’den, Kalyujniy’den ve Korolenko’dan söz eder.
Okurlarımızın, Ekmeğimi Kazanırken’de göreceği gibi, Gorki’ye okuma zevkini aşılayanlar arasında, aşçı Smuriy’den başka “Kraliçe Margot” ile terzinin ufak tefek karısı da önemli bir yer tutmaktadır.
1895 yılı Mart’ında Gorki’ye Samara Gazetesi’nde, devamlı yazı yazmasını önerdiler. Bunun üzerine Gorki, 1895 yılı Mart’ında Samara şehrine gitti.
Samara Gazetesi’nde çıkan birçok fıkra ve hikâyeleri arasında özellikle: “Mavi Gözlü Kadın”, “Öğretmen Korjik’in Dinlenme Saatleri”, “Akulina Nine”, “Bir Masal”, “Semaga’yı Nasıl Yakaladılar?” gibi hikâyeleri çok ünlüdür.
Gorki, 1896 yılında Nijegorodskiy Listok gazetesine devamlı yazar olarak alındı. Bu gazetede çıkan hikâyeleri arasında “Stepte” [“Bozkırda”], “Boles”, “Konovalov” gibileri çok ünlüdür. Bu dönemde Gorki’nin ünü hızla yayılıyor, hikâyeleri, Rusya’nın çeşitli bölgelerinde çıkmakta olan Severniy Vestnik, Ruskoye Bogatsvo, Ruskaya Misl gibi gazetelerde birbiri peşinden yayımlanıyordu.
1898 yılı, Gorki’nin hayatında mutlu dönüm noktalarından ikincisidir. İlk kez bu yıl Gorki’nin hikâyeleri iki cilt halinde yayımlandı.
1898 yılında Gorki, üçüncü kez tutuklandı. Bir yıl sonra da (1899-1900) yazarın Foma Gordeyev ve Üç Kişi adlı iki büyük eseriyle başka hikâyeleri yayımlandı.
Gorki, 1901 yılında Çehov’la tanıştı. 1902 yılı 23 Mart’ında ise “Moskova Sanat Tiyatrosu”nda Küçük Burjuvalar piyesi oynandı. Piyes büyük bir başarı kazandı. Aynı yılın nisan ayında da Ayaktakımı Arasında adlı eseri oynandı.
Rusya’daki ilk temsilinden, ancak 34 yıl sonra, İstanbul Şehir Tiyatrosunda oynanmış olan bu eserin, Moskova Sanat Tiyatrosu’nda temsili, o dönemin Rus basınında, yazardan yana büyük gösterilere yol açtı.
Yazının devamını okumak için lütfen tıklayın...