Haber
Yordam Edebiyat, cebe sığacak boyutlarda, bir solukta okunabilecek bu klasikleri, yetkin çevirmen ve edebiyatçılarımız Sabahattin Ali, Salâh Birsel, Hasan Âli Ediz, Mete Ergin, Nuri Yıldırım, Hamdi Varoğlu ve Ayşe Hacıhasanoğlu’nun Türkçesiyle sunuyor.
Emekli anayasa profesörü ve Marksist bilim insanı Cem Eroğul'un torunuyla sohbeti, on yılların birikiminden damıtılmış bilgiyi sunuyor okuruna. Salt bilgi verdiği için değil, nasıl düşünülmesi gerektiğini anlatmaya çalıştığı ve konulara ilişkin merak uyandırabildiğinden çok sevdim bu sohbeti.
Bugün yakın Türkiye tarihinin hakkında en çok konuşulan siyasetçilerinden birinin, Bülent Ecevit'in doğum yıldönümü. Ecevit hayatını kaybedeli 14 yıl olmasına rağmen, Türkiye'de bugün yaşananları anlamak için hala dönüp bakılması, anlaşılması gereken bir politik figür olarak duruyor.
Toronto Üniversitesinde akademisyenlik yapan aktivist Shahrzad Mojab’ın hazırladığı kapsamlı bir derleme olan “Marksizm ve Feminizm”, Yordam Kitap tarafından yayımlandı. Mojab okurlara, Asya, Amerika ve Avrupa’da tanınmış akademisyenlerin Feminizm ve Marksizm çerçeveleri içinde, toplumsal kuram ve siyasete dair bir dizi kavramı çözümlediği metinlerinden özenli bir seçki sunuyor.
Yordam Kitap, 'Gençlerle Baş Başa' serisi ile okur karşısında... Dizinin editörleri Yeşim Dinçer ve Elif Aksu Kaya ile bir araya geldik ve çalışmaları biçimlerini, neyi hedeflediklerini ve yöntemlerini konuştuk.
Yazar ve akademisyen Fikret Başkaya’nın yeni kitabı, “Gençlerle Baş Başa: İklim Krizi ve Ekolojik Yıkım” Yordam Yayınevi’nden çıkarak, okuyucuyla buluştu. Başkaya bu kitabında, “genç arkadaşı” Deniz’in kendisine yönelttiği sorulara, sohbet havasında, basit ve sadece bir dille yanıt vererek, ekolojik yıkımın verilerini ortaya koyuyor. Ekolojik yıkıma karşı çıkmanın kapitalizme karşı mücadele etmekten geçtiğine vurgu yapan Başkaya, “Kapitalizm bir ‘kadavra medeniyetidir’, Kapitalizmle mücadele etmeden sistemi yeşile boyamak sorunu çözmez” diyor. Başkaya’nın Mezopotamya Ajansı ile yaptığı röportajı paylaşıyoruz.
Akademisyen yazar Tolgahan Akdan'ın kaleme aldığı 'Soğuk Savaş ve Türkiye’nin Batı’ya Yönelişi', Yordam Kitap tarafından yayımlandı. Akdan, "Kapitalist rekabetin yıkıcı karakterini göz önünde tuttuğumuzda, kapitalist devletler arası rekabet ve mücadelelerin dünya halkları için daha fazla kriz, savaş ve trajediye yol açacağını söylemek için kâhin olmak da gerekmez" dedi.
Kevin B. ANDERSON, Çeviri: Ümit Şenesen
Siyahlara yönelik ırkçı uygulamalara ve George Floyd cinayetine karşı öfkenin kitlesel isyana dönüştüğü
günlerde Amerikalı yazarımız Kevin B. Anderson, Afrikalı siyahların köleleştirilmesinin tarihine eğilen ve Marx’ın kölelik karşısındaki tutumunu sergileyen bir yazı yazdı. 12 Haziran 2020’de “Jacobin”de
(https://jacobinmag.com) yayımlanan bu dikkat çekici yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.
Yapay zekâ, tıpkı makine örneğinde olduğu gibi, insanın yaratıcı etkinliğinin müthiş olanaklarını vaat ederken, gerçekte bir grup asalak sermaye sahibinin elinde insanlığın gelişimini sınırlayıcı bir amaca hizmet ediyor.
Yine de Babaannelerle Baş Başa’nın ima ettiği şey Erkin Özalp’in Gençlerle Baş Başa: Yapay Zeka kitabı için de son derece geçerli; yani bu kitap sadece gençler için değil konuyu merak eden her yaş ve bilgi düzeyinden okuyucu için son derece anlaşılır bir biçimde yazılmış. Ancak benim gibi doktorasını on yıl önce müzik üzerine yapay zeka uygulamaları geliştirerek yaptıktan sonra konuyla neredeyse hiç ilgilenmemiş birisi için bile hem temel kavramları hem de güncelliği ile öğrenilecek yeni şeylerin bulunabileceği bir kitap
Tolgahan Akdan’ın Soğuk Savaş ve Türkiye’nin Batı’ya Yönelişi adlı incelemesi, dönemsel tartışmaları konjonktürel olgularla destekleyen ve tarihsel arka planı iyi çizilmiş bir eser, Türkiye’de hem Soğuk Savaş tartışmalarına hem de Türk Dış Politikası analizlerine önemli bir katkı sunuyor.
Rus klasiklerinden çeviriler yapan Nuri Yıldırım 4-5 yıldır tam zamanlı olarak çeviri yapıyor. "Çevirmen eseri gerçekten anlamak istiyorsa tembelliği bırakıp elindeki eserin yazıldığı tarihi ve toplumsal ortamla ilgili asgari bilgileri öğrenmelidir" diyen Yıldırım'la çeviriyi, çeviride uyarlamayı ve Rusya’da yaşamanın çevirmenliğe etkisini konuştuk.
Yordam Kitap Yayın Yönetmeni Hayri Erdoğan ile çalışmalarını nasıl yürüttüklerini, sosyal medya ve okur ilişkilerini ve planlarını konuştuk. Erdoğan, “Bu zor günleri okurlarımızla dayanışarak aşabileceğimize inanıyoruz” dedi.
Günümüzün kimi liderlerinin ortak bir tutkuları olduğu kesin: Mutlak iktidar! Her biri farklı bir söylem geliştirse de hiçbiri, 1930’ların faşist liderleri gibi, açıkça demokrasi düşmanlığı yapmıyor ve bu yüzden yönetimleri de daha çok “otokrasi”, “diktatörlük”, “otoritarizm” gibi sözcüklerle tanımlanıyor.
5 Mayıs, bilimsel sosyalizmin kurucularından Karl Marx'ın doğum günü. Bu büyük devrimciyi doğumunun 202. yılında saygıyla anarken, temel yapıtı Kapital'i Almanca aslından Türkçeye kazandırma projemize öncülük eden Nail Satlıgan'ın, Kapital'in içeriği ve Türkçeye kazandırılma serüveni üzerine söyleşisini okurlara hatırlatmak istedik. Röportaj, 17 Haziran 2011 tarihinde Sendika.Org'da yayımlandı. –Yordam Kitap
Cüneyt AKMAN
Alp Altınörs’ün İMKÂNSIZ SERMAYE - 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum kitabını elime alıp yoğun bir iş yükü periyodunda iki gün içinde okuyup bitirdiğimde beni etkileyen en önemli husus kitabın başlığının da zaten işaret ettiği kapsamlı konuları, mütevazı ebatta basılmış 256 sayfalık bir kitapta gerçekten de şematikleşmeye, aşırı basitleştirmeye ve konularda kopukluk yaratan sıçramalara başvurmadan işleyebilmiş olmasıydı.
Dünya ölçüsünde büyük bir yazar olan Maksim Gorki, 26 Mart 1868 tarihinde, bugün “Gorki” adını taşıyan Nijniy-Novgorod şehrinde doğdu. Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov’du. Bir mobilya işçisi olan babasını dört yaşındayken kaybetti. Bu durum karşısında o zamanlar bir boya imalathanesi sahibi olan dedesi Kaşirin’e sığındı.
Bazen elimizi taşın altına sokmalıyız. İnsan yaşamı tehlike altında, insanlık onuru darboğazdayken, ulusal sınırlar ve hassasiyetler geçersiz hale gelir. Ne zaman bir yerlerde kadınlara veya erkeklere ırkından, dininden veya siyasi görüşlerinden ötürü zulmediliyorsa, o yer –o anda– evrenin merkezi haline gelmelidir.