1840 yılında, Köln’de, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hayata torna işçisi olarak katıldı. 1861’de bir işçi derneğine girdi. Çalışma koşulları ve dernek yöneticiliği kendisini zamanla sosyalizme, giderek Marksist sosyalizme yaklaştırdı. Zaman içerisinde birikimini artıran, mücadelesini yoğunlaştıran Bebel, Wilhelm Liebknecht ile birlikte, işçi hareketi içerisinde Marksist bir kesimin oluşmasına ve canlanmasına eşsiz katkılarda bulundu.

“Alman İşçileri Genel Birliği” başkanı Ferdinand Lasselle’ın 1864’te ölmesi üzerine başkanlığa seçilen J. B. von Schweitzer, İşçi Birliği’ni Prusya-Almanya çerçevesi içinde tutmak istiyordu. Bu tutum Bebel ile Liebknecht’in muhalefete geçmesine sebep oldu. Çünkü Bebel, her şeyden önce “enternasyonalist” biriydi ve Prusya düşmanıydı. Bebel, uzun çekişme yıllarından sonra 1869’da arkadaşı Liebknecht ile birlikte Eisenach’ta, “Sosyal Demokrat Parti”yi kurdu. Bu parti, 1864’te Londra’da kurulmuş olan “Uluslararası Emekçi Birliğine” dayanmaktaydı.

August Bebel, 1867’den ölümüne kadar Reichstag’da (Alman Parlamentosu) milletvekili olarak görev aldı. 1870 Fransız-Alman savaşı patlak verdiği zaman, “Alman İşçileri Genel Birliği” ile Eisenach’lılar birbirlerinden ayrı bir tutum benimsediler. Kuzey Almanya Meclisi’nde (Reichstag) “Lassallecı” Schweitzer, Fritzsche ve Mende savaş ödenekleri lehinde oy kullanırken, Bebel ve Liebknecht çekimser kaldılar. Bu tutumları kendilerine çok pahalıya patladı, vatana ihanetle suçlandılar ve kalebentliğe mahkûm edildiler.

1890’dan başlayarak “revizyonistler”in artan nüfuzuna karşı mücadeleye girişen Bebel ve onun başında bulunduğu Alman sosyalist hareketi, dünya çapında bir üne kavuştu. Bebel, 1892’den ölümüne kadar partinin genel başkanlığı görevini üstlendi.

Eylem adamı ve siyasetçi olduğu kadar, yazar ve gazeteci kimliğiyle de öne çıkan ve bir kuramcı da olan August Bebel, 1913 yılında ölmüştür. Çok sayıda yapıtı içerisinde en önemlisinin Kadın ve Sosyalizm olduğu kabul edilir. Teoride ve Pratikte Politika adlı yapıtı da 1969 yılında dilimize kazandırılmıştır (Anadolu Yayınları, Türkçesi: Arif Gelen). Hazreti Muhammed ve Arap Kültürü adlı kitabı ise farklı yayınevlerinden yaptığı baskılarla, Türkiyeli okurlarla buluşan bir diğer yapıtıdır.